19 Mayıs 2010 Çarşamba

Bazen susmak

Bazen susmak en iyi cevaptır.

Kelimelerin tükedildiği, anlamsızlaştığı, içindekileri anlatmak için yeterli olmadığı zamanlar susarsın. İsyan etmenin, konuşmanın, haykırmanın sana hiçbirşey getirmediği zamanlar, susarsın.

Bazen susmak, en iyi savunmadır.

Sessiz yutkunuşlar ve bakışlar hakimdir artık, gerçek ve büyük ihanetler karşısında susarsın.İlahi adalete sığınınca ve hayat sana bir şekilde o adaleti getirince yine susarsın.

Bazen dışarıyı susturduğunda için de susuverir. Çünkü bilirsin; kalp atışlarını, nefes alışverişini, kulaklarındaki derin uğultuyu hissettiğin o an, konusup söyleyebileceğin herşeyden ve bunun için sarfedeceğin tüm enerjiden daha saftır. Dışardaki karanlığı içine çekmemeye karar verdiğin an, korumak zorunda olduğun saflık işte tam da budur.

Bazen susmak, uzaklaşmaktır.

Derinden kırılınca susarsın.

Öte yandan, hayattan ve insanlardan sen böylesin diye öyle olmalarını bekleyezsin. Bazıları konuşur, durmadan konuşur, can acıtıcı konuşur, ona buna konuşur, saptırarak, yeniden yorumlayarak konuşur. Ama herkes kendi kararları doğrultusunda yaşar; kendi koyduğu hedeflere insanları kırarak, canlarını acıtarak ulaşanlar, bunu seçen ve bununla yaşamakta hiçbir sıkıntı çekmeyenlerdir. İnsanların kalpleri donuklaştı, kelimeleri kirlendi diye sen de öyle olmamalısın. Aynı anda, unutma; senin kalbin berrak diye de onlarınkinin de öyle olmasını ummak bazen en büyük saflıktır.

Bazen susmak, sabrın ta kendisidir.

İncinirsin,daha da incineceksin; ama bu durumda yapacağın şey bellidir: beyazlığını korumak pahasına bağırmayacak, kendini Evren'in kollarına temsil edecek, sonunda yaralarını sesizce saracak ve kimsenin seni kirletmesine izin vermeden devam edeceksin.

Ben anlaşmak için kelimeleri seçmediğimde, onları sıralamaya, derinleştirmeye, kendimleştirmeye çalışmadığımda korkarım kendimden, ama ne ironiktir ki en bilge yanım da böyle yansıtır doğasını.

Bazen susmak, en asil olandır.

ZD