23 Haziran 2014 Pazartesi

Felç


Her şey çok hızlı oldu.
Bana neyin çarptığını anlayamadım.
Bir uyandım ki bütün vücudum zonkluyor.
Işık gözlerimi yaktı.

Her yerim kırık içinde, hiçbir yerimi oynatamıyorum.
Kafamı çok yavaş çevirebildim, serumları gördüm.
Kollarım delik deşik.
Yatak ucumda sadece iki kişi var.
Görüş mesafemde ayak parmaklarım.

Melodilere ne oldu?
Sessizlik...
Hiçbir şey duyamıyorum.
Renklere ne oldu?
Dünya siyah beyaz.
Bir tek kanım kırmızı.

Kaşık kaşık bir şeyler yedirdiler.
Boğazımda dikenli teller.

Bünye hazımsız.
Ne verirlerse hemen kötü kokularla dışarı çıkıyor.
Üstüm başım pislik içinde.
Midem sürekli bulanıyor.
İçim kenef gibi.

Telefonum titriyor.
Açamıyorum.
Ekranda "42 missed calls" yazısı.

Dışarıda hava nasıl acaba?
Gökyüzündeki beyaz bulutlar vardiyalarını tamamladı mı?
Sıcak mı?
Ellerim buz.
Perdelerim kapalı.

Bedenim...
İhtişamlı sarayım şimdi bir harabe.
Yanık kokuyor.
Havada siyah küller.
Aklımda sarı tarlalar.

Kalksam yürüyebilir miyim?
Ama koşasım var.
Bacaklarım yanana dalağım şişene kadar
Nereye olursa.

Yanaklarım sıcak damlalarla ıslanıyor sürekli.
Bağırmak istesem sesim çıkar mı?
Ses tellerim yanık.

Beynimin içinde tıkırtılar.
Bir matkap alıp şakağımdan içeri ittiresim var.

Uyutun beni.

Dalgaların sesini özledim.
Yosun kokusunu.

Şimdi anlıyorum
Yazılmış bütün aşk şiirlerini
Bütün melankolileri
Şimdi anlıyorum.

"Eğer sevda bu demekse, ben vazgeçtim beni sevmeyin."

Uyandırın beni.

ZD















Hiç yorum yok: