28 Mayıs 2014 Çarşamba

Hastalıklar, hastalıklar...

Bu aralar sık sık bu paylaşımı görüyorum:

Bilge bir doktor; en iyi ilacın "ilgi ve sevgi" olduğunu söylemiş.
"Ya işe yaramazsa" diye sorulmuş. Gülümsemiş ve şöyle yanıt vermiş; "O zaman dozu arttırın!"

Şimdi... Ben kendime yalnız bir hayat seçtim. Hastalandığımda en son annemi ararım çünkü çok endişe eder ve çok üzülür. Babam da "kızım neden kendine bakmayı öğrenemedin?" diye kızar. Bildiğiniz gibi ablam ağabeyim kardeşim vs yok. Arkadaşlarım öğrenirlerse "kızım yapabileceğimiz bir şey var mı?" ya da "doktora gittin mi?" diye sorar. Eskiden daha çok birbirimizin yanındaydık sanırım; bütün bu iş-güç, aşk-meşk problemleri olmadan... Sürekli bir elekteyiz. Normal...

Sonuç? Evde, kendim ve kedimle pijamalar ve battaniyeler eşliğinde geçirilen birkaç gün, doktora gidilerek hastalığın tam anlamıyla ne olduğunu öğrenip gereğini yapma ve iyileşme süreci... Bu sırada koşturulması gerekiyorsa serumu yiyip onu da yapmışlığım var.

Çocukluğumda ve 20'li yaşlarımda daha çok ilgi ve sevgi beklerdim. Niye bilmiyorum... Hastalandığımda birisi baksın isterdim, naz yapayım, yanına kıvrılayım...

Şimdi, kendimi daha çok sevdiğim bir dönemdeyim. Kimseden bir şey beklediğim yok. Herkesin kendine ait bir ton problemi olan bir ülkede ve zaman diliminde yaşadığımızın farkındayım. Tek başımıza iyileşmeyi de öğrenmemiz lazım.

Her anlamda kendimizi önce kendimizin hasta ettiğini ve aynı şekilde kendimizin iyileştirebileceğimizi düşünüyorum. Bağışıklık sistemimizin bazı şeyleri yok edememiş olması ve sonucunda hastalanmamızın nedenlerini keşfetmek için içsel yolculuklara ihtiyacımız olduğu kanısındayım. Doktora da gidelim, bedeni toplamak için ilaçlar da alalım; ama "hayatımda şu an ne istediğim gibi gitmiyor? neden hastalandım?" diye düşünmeye de vakit harcayalım istiyorum.

Sonrası zor... Şeffaflık gerektiriyor. Önce insanın kendiyle olan diyaloğunu güçlendirmesi, sonra da kızgınlık, kırgınlık ve nefret söylemlerine sığınmadan, kaçmadan her neyle yüzleşmesi gerekiyorsa onunla yüzleşmesi...

İlgi ve sevgi bence de en büyük ilaç, ama doktorun orada eksik söylediği şey, "önce kendinize..."

Bu kadar yeter. Battaniyem beni bekler.

P.S: Yazıyı bitirmeme yakın annemde elinde torbalarla bana geldi. Ben şu an zatürreye yakın bir şey geçiriyorum, onun da beli çok kötü durumda, o yüzden yorulmasın istedim, gelme dedim. "Aklım sende kaldı, sana çorba yapmaya geldim" dedi. Hediye de almış. Çaktırmadım ama gözlerim doldu. Tek başıma iyileşebilirim, ama anne sevgisiyle daha kolay olacağı kesin :) Minnet... <3 p="">

Sağlıklı günlere!

ZD

Hiç yorum yok: