Bazen, anlamsız noktalara odaklanır insan.. O kadar odaklanır ki, çevresindeki diğer önemli olan şeyler buğulanır; gözleri bozulur insanın, inatçı olanı direnir, en sonunda kör olur.. Kördür belki de zaten, bu deli deli atan kalp beş duyu organına zararını vermiştir hep.. Gözleri görmediği için daha çok hisseder, daha çok koku alır kişi.
Kapanır sonra bu kalbin kapıları, ardına kadar açılması yanlıştır belki de. Ağırdır bu kapılar,sürüklemek zorundasınızdır, ittirmek, ittirmek bağıra çağıra. Bir gürültü kopar, toz kalkar o uzun,ağır, büyük kapıların kapanmasının ardından. Kahramanlık taslamadan, yapması gerekeni yapar o deli kalp..
Aşk, zamanı gelince geri çekilmektir sorgusuz sualsiz; kendi içinde yaşamaktır o fırtınaları. O yüzden kapanması gerekir; ne olacaksa içerde olabilsin ve kimse görmesin diye yağan yağmurları,akan gözyaşlarını..
Anlamsızdır aşk; zamansızdır-her zaman karadır gözü.
Konuşkandır aşk; iletişim kuramadığında susar, küser bir çocuk gibi; alınır, yıkar kumdan kalelerini, haber vermeden gider. Gelen var mı diye dönüp dönüp bakar gözucuyla, ama yürümeye devam eder, baktı ki kimsecikler yok, koşar, nereye olursa, bakmaz önüne, koşar bir yerde ayağı takılıp düşene kadar. Düşünce canı yanar, ağlamaya başlar çığlık çığlığa, artık düştüğüne mi, kimsenin gelmediğine mi bilmez o kadarını.
Bulanıklaştırır varolan berraklığı kalbe düştüğü an.
Bir daha asla, hiçbirşey, aynı olmayacaktır bu noktada.
Yaralar kabuk bağlayacak, yaşamaya devam edilecek, yeniden şarkılar adanacaktır şanslı iseniz. Değilseniz, bu aşk bir lanet gibi yapışacaktır yakanıza, siz o lanetten habersiz, o kapanan kapıları açmak için uğraşıp duracaksınızdır bir ömür boyu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder