Kendi kendimize farkında olmadan ne kadar fazla bariyer koyuyoruz... Oysa gerçekten olduğumuz gibi olduğumuzda ve kendimizi her halimizle kabul ettiğimizde, içimizdeki şeytanlarla barıştığımızda, bizi çok fazla üzenleri sadece affetmekle kalmayıp, onları serbest bırakarak onlar hiç bilmeseler de tüm kalbimizle gizliden gizliye mutlu olmalarını dilediğimizde hayat bambaşka bir yüzünü gösteriyor bize. Gerçekten... Bu mucizevi birşey; akışla ilgili, özgür olmakla ilgili, temiz olmakla, beyaz kalmayı seçmekle doğru orantılı.
Başıma gelen herşeye, evet herşeye verdiğim tepkiler ya da cevaplar geleceğimi şekillendiriyor, çünkü bugünümü şekillendiriyor.Ve geçmiş, bugün, gelecek birbirinden ayrı değil, hepsi şimdi gerçekleşiyor. İnsanın bu gücü hissetmesi ve bütün bunlara rağmen direksiyonu hayata bırakması o kadar eşsiz bir deneyim ki.... İlahi adaletin olmadığını savunanlara inat, herşeyi hayata teslim ettiğimde, kendi zihnimin dır dır dır konuşmalarını dinginleştirebildiğimde, saf olarak tam o an ve orada bulunduğumda, kendimi rahat bıraktığımda hayat hep "rengini" buluyor.
Zaman denilen şey özünde çok nesnel olduğu için, yaşadığımız herşeyin yerine oturması için belirli bir aralık geçmesi gerekmediğini gördüm. Bunlar çok saçma önyargılar... Ben ne kadar kaçarsam, bu his o kadar uzun süre kovalayacak beni, giderek derinleşen bir biçimde etkileyecek; hatta abartırsa beni korkularımla yeniden şekillendirecek. Oysa artık yaşadığın her ne türden içsel bir sınavsa, karşısına dikilip "Burdayım... Al, ne kadar canımı acıtacaksan acıt... Bana ne deneyimletmen gerekiyorsa açığım, seni dinliyorum, yargısız, durgun bir şekilde seninim... Gel; tenimin, ruhumun, kalbimin, zihnimin en derinlerine sız... Beni kapla... Ve sonra da geldiğin gibi git... Ve tekrar geleceğin zaman ben buruk bir gülümsemeyle seni bekliyor olacağım." diyebildiğinde -işte tam da o esnada- o berbat his, hatırlaman gerekenleri sana geri veren bir kaynaktan öteye gidemiyor.
Hep yaptığımın aksine direnmemek, savaşmamak, inatlaşmamak gerekiyormuş... "Eyvallah kardeşim" diyebilmek martıları çağırıyormuş, bereketi çağırıyormuş, sahtelikleri kovuyormuş.... Ve sonra ödülün geliyormuş, sen kendinle bağını güçlendirdiğinde Evren de harekete geçiyor ve seninle daha derin bir bağ kurabiliyormuş... Ve benim bunları hatırlamaya ihtiyacım varmış.
Bütün bunlara içsel olarak tanık olduktan sonra tek yapabileceğim gülümsemek... Gözlerimin içindeki ışığı geri almak güzel!
ZD
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder